Avrasya Araştırma Enstitüsü’nde Doç. Dr. Kürşad Turan “Orta Doğu Güç Dengeleri” isimli seminer verdi.

Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi’nin Almatı’da bulunan Avrasya Araştırma Enstitüsü’nde 1 Mart 2016 tarihinde Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kürşad Turan “Orta Doğu Güç Dengeleri” isimli seminer verdi.

Doç. Dr. Kürşad Turan Orta Doğu Güç Dengeleri isimli seminerinde ana hatlarıyla güç dengeleri hakkındaki bazı teorilere, Orta Doğu ağırlıklı olmak üzere uluslararası olaylarda küresel ve bölgesel güçlerin olaylara yaklaşımına dair bilgiler sunmanın yanında kendi analizlerini de ifade etmiştir. Orta Doğu’daki tarihsel güç dengelerinden bahsederken en önemli değişimlerin 1979 yılındaki İran devrimi ile İran’ın ABD tarafından Sovyetler Birliği tarafına geçmesi ve Mısır’da Enver Sedat’ın Cumhurbaşkanı olması ile Sovyetler Birliği ile ilişkilerini keserek ABD’nin müttefiki olması olaylarını gösterdi.

Soğuk Savaş sonrası dönemde ise George W. Bush’un 2002’deki Bush doktrini ile Barack Obama’nın Obama doktrini hakkında detaylı bilgiler vermenin yanında iki doktrinin ABD’nin güvenliği ve Orta Doğu’da dengelerin sağlanması konusunda karşılaştırmalı analizini yaptı. Bush doktrininin güvenlik açısından tehditleri bertaraf etmek ile liberalizm ve demokrasiyi yayarak ülkelerin pazarlarının ABD’ye açılmasını amaçladığını belirtti. Obama doktrininin ise ABD için Asya’da Çin’in artan gücünü Orta Doğu’dan daha önemli bir sorun olarak algıladığını ifade etti. Ayrıca, Rusya, İran ve Küba gibi ülkelerle ilişkileri iyileştirme, deniz aşırı çatışmalara asker göndermeme ve bölgesel dengelerin sağlanmasında kendi müttefiklerine destek vermeyi öngören politikalar izlediğini belirtti. Kısaca, Obama’nın politikasını gerekli baskıları uygularken diplomasi kanallarını devamlı açık tutan bir strateji olarak değerlendirdi.

Seminerin devamında Arap Baharı ve Suriye krizine değinerek ABD ve Rusya’nın olaylara yaklaşımı ve müdahale tarzları hakkında bilgiler verdi. Arap Baharı sırasında ABD’nin Tunus’daki olaylara müdahale etmediğini, Libya’da NATO güçlerinin Fransa önderliğinde devreye girdiğini ve Mısır’la ise Suudi Arabistan ile Türkiye aracılıyla iletişime geçtiğini ifade etti. Suriye’de ise DAEŞ’in ortaya çıkmasının ardından konuyla ilgilenmeye başladığını belirtti. Rusya’nın Suriye krizine dahil olma nedenleri arasında Rusya’nın Libya’daki rejimin düşmesi ile müttefikini ve de silah ticareti kazancının yanı sıra verilen borçlarını kaybettiğini ve eğer Suriye’deki Esad rejimi düşer ise bir başka müttefikini ve 4,5 milyar dolarlık silah pazarını kaybedeceğini ifade etti. Öte yandan Rusya’nın doğu Ukrayna’yı işgalinin NATO’nun doğuya ilerlemesini durdurma planı olduğunu belirtti. Sözlerinin sonunda Türkiye’nin öğrenmiş olduğu en büyük dersin yerel anlaşmazlıklara küresel aktörler dahil olduğunda burada rekabetten daha çok ortaklıklar yolu ile çözüme gitmesi gerektiğini belirtti. İran ve ABD’deki başkanlık seçimlerinin nükleer anlaşma bağlamında bölgedeki dengeler için önemli olduğunu ifade etti.

Seminerin sonunda katılımcılar ABD ve Rusya ilişkileri, ABD’deki başkanlık seçimleri konularında görüş alışverişinde bulundular.


Haber Resimleri