Avrasya Araştırma Enstitüsünde “Orta Asya Enerji Güvenliği Paradoksu: Birbirine Bağımlı Bir Bölgede Bağımsızlık” adlı Yuvarlak Masa Toplantısı Düzenlendi

Ahmet Yesevi Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsünde “Orta Asya Enerji Güvenliği Paradoksu: Birbirine Bağımlı Bir Bölgede Bağımsızlık” adlı Yuvarlak Masa Toplantısı Düzenlendi.

Yuvarlak masa toplantısına Kazakistan, Çin, Özbekistan ve Tacikistan’dan davet edilen konuşmacılar sunumlarında enerji güvenliği konusunu değişik açılardan ele alarak kendi ülkeleri hakkında çeşitli detaylı bilgiler sundular. Yuvarlak masa toplantısına Doğu Çin Normal Üniversitesi Rusya Araştırmaları Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Cheng Yang, Tacikistan Cumhurbaşkanlığına bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi Sektörel Kalkınma Bölümü Başkanı Rahman Jahan Afruz Daring, Avrasya Araştırma Enstitüsü Uzman Araştırmacılarından Dr. Farkhod Aminjonov ve Orta Asya Yenilenebilir Enerji Kalkınma Merkezi Müdürü ve Uluslararası Westminister Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Bahtiyar Eshchanov konuşmacı olarak katıldılar.

Enstitü müdürümüz Doç. Dr. Nevzat Şimşek yuvarlak masa açılış konuşmasında genel olarak enerji arz ve talebi, bölgesel işbirliğinin önemi ve enerji verimliliği konularına değinmiştir. Bölge ülkelerinin enerji öncelikleri arasında Tacikistan ve Kırgızistan için su kaynaklarının Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın için ise petrol ve doğal gaz kaynaklarının yer aldığını ifade etti. Orta Asya ülkelerinin zengin enerji kaynaklarının olması bölgenin uluslararası arena da önemini arttırmakta olduğunu belirtti. Avrupa Birliği ve Çin’in ise büyük miktarlarda petrol ve gaz ithalatına ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Buna ek olarak, Avrupa Birliği’nin gaz bağımlılığını düşürmeye yönelik adımlar atmasına rağmen istatistiklerin bu ihtiyacın önümüzdeki yıllarda daha da artacağını gösterdiğini ifade etti. Orta Asya ülkelerinin ise enerji nakliyatı rotalarını Güney Akım, Trans-Hazar ve TAPI gibi boru hatları aracılığı ile çeşitlendirmeye çalıştığını belirtti. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından bölgesel işbirliğinin gerekli olmasının ana nedeninin enerji talebinin artması ve enerji ticaretinden kazanç sağlama amacının olduğunu ifade etti. Lakin Orta Asya ülkelerinin mevcut politikalarının enerji politikalarını negatif etkilediğini belirterek bölge ülkelerinin karşılıklı bağımlılığı dikkate alan politikalar uygulamalarını ifade etti. Ayrıca enerji verimliliğini arttırmalarının önemi üzerinde durdu. Konuşmasının sonunda bölgesel işbirliğinin hem Orta Asya ülkeleri için hem de yabancı aktörler için faydalı olacağını sözlerine ekledi.

Oturum başkanı Lidiya Parkhomchik, su ve enerji sorunlarının bölge ülkeleri için büyük önem arz ettiğinin belirtmenin yanı sıra bölgedeki enerji yapısının birbirine bağımlı olduğunu ve bölgesel işbirliğinin enerji güvenliği açısından önemli olduğunu ifade ederek oturumu açtı.

Doç. Dr. Cheng Yang konuşmasında değişik aktörlerin arasındaki ilişkilere değinerek büyük ülkelerin statü sahibi olmaya çalıştığını belirtirken küçük ülkelerin ise değişik stratejilerle hayatta kalmaya çalıştığını ifade etti. Lakin, günümüzde küçük ülkelerin de statü sahibi olmaya çalıştığını belirterek bu yüzden durumun çok daha komplike hale geldiğini belirtti. Küçük, orta ve büyük ülkelerin bu belirsizliği en aza indirgemeye çalıştığını ifade ederek bunun için çevreleme ve pazarlık gibi çeşitli araçların kullanıldığını belirtti. Bu ilişkileri ve enerji sorunlarını anlamada jeopolitik ekonominin önemine değinerek bölgede işbirliği ve rekabetin bir arada olduğunu ve oyuncuların duruma göre hamlelerini belirlediklerini ifade etti. Bu bağlamda Orta Asya ülkelerinin çok yönlü siyaseti kendi potansiyellerini artırmak için kullandığını belirtti. Bölge de Rusya’nın hâkimiyetinin gerileyeceğini belirtirken bu görüşüne örnek olarak enerji nakliyatı konusunda ülkelerin Çin hattındaki boru hatları ve TAPI gibi projelerle daha bağımsızlaştığını ifade etti. Aynı zamanda Orta Asya ülkelerinin denize kıyısı olmaması nedeniyle enerji ihracatında boru hatlarının ana seçenek olduğunu ve bu hatların birçok transit ülkeden geçmek zorunda olması nedeniyle işleri çok daha komplike bir hale getirdiğini sözlerine ekledi. Orta Asya’da bölgesel işbirliği konusunda işbirliği ile rekabetin bir arada olduğunu belirterek bu durumu kendi deyimi ile “co-opetition” (cooperation-competition) olarak tanımladığını ifade etti. Çin’in İpek Yolu projesi, Güney Kore, Japonya ve Türkiye’nin değişik projelerinin bölge ile işbirliğini artırmayı amaçlarken aynı zamanda birbirleriyle rekabet içinde olduğunu belirtti. Bu ilişkiler ile dinamiklerin çok kompleks olması nedeniyle herhangi bir aktörün Orta Asya’da enerji sektörünü kontrol etmesinden bahsedilemeyeceğini vurguladı. Konuşmasının sonunda Avrasya enerji indeksi ve yeni bir Avrasya enerji tüzüğünün hazırlanması ile enerji kulübü gibi bir uluslararası konsorsiyumun kurulabileceği önerilerinde bulundu.

Rahman Jahan Afruz Daring konuşmasında ana hatlarıyla Tacikistan’ın hidro-enerji kaynakları, Tacikistan’ın merkezi sistemden çıkarılması ve çeşitli hidroelektrik santralleri ile yeni projeler hakkında detaylı bilgiler sundu. Tacikistan’ın hidroelektrik kaynaklarının potansiyel rezervlerinin toplamının 527 milyar kwh olduğunu ifade etti. Nurek hidroelektrik santralinin 3,015 MW kapasite ile ülkedeki hâlihazırda kurulmuş en büyük hidroelektrik santrali olduğunu belirtti. Tacikistan’daki çeşitli hidroelektrik santralleri hakkında bilgiler verirken ülkedeki en büyük 4. Santuga-2 hidroelektrik santraline değindi ve bu santralin 15 sene sonra Rusya’dan Tacikistan’a devredileceğini belirtti. Tacikistan için en büyük sorunun sonbahar ve kış aylarında elektrik üretiminde sıkıntı çekilmesi olduğunu ifade etti. İşbirliği eksikliğine değinen Rahman Jahan Afruz Daring bu eksikliğin bölge ülkeleri ekonomilerine zarar verdiğini vurguladı. Bu konu hakkında Sovyetler Birliği zamanında merkezi elektrik sisteminin mevcut olduğunu belirtirken Tacikistan’ın 2009 senesinde bu sistemden çıkarılmasının özellikle kış aylarında elektrik ihtiyacı konusunda sıkıntı yarattığının altını çizdi. Bu sıkıntılara örnek olarak sulama pompalarının çalıştırılamaması nedeniyle tarım sektörünün üretim kapasitesini sekteye uğrattığı yönünde görüş bildirdi. Lakin tüm sıkıntılara rağmen yeni projelerin devam ettirildiğini belirterek CASA-1000 projesinin elektrik enerjisi tedarikinde önemli bir bölgesel proje olduğunu ve Tacikistan, Kırgızistan, Afganistan ve Pakistan’a elektrik sağlayacağını belirtti.

Dr. Farkhod Aminjonov konuşmasında enerji güvenliği konusunu detaylı bir şekilde ele aldı. Sovyetler Birliği zamanında birleşik bir enerji sisteminin olduğunu ve Birliğin yıkılmasının ardından Orta Asya ülkelerinin birbirinden bağımsız enerji politikaları yürütmelerinin güvensizliğe yol açtığını ifade etti. İzole sistem, bölge içi enerji işbirliği ve dış pazarlara enerji tedariki şeklinde üç enerji sisteminden bahsetti. Genel olarak kabul edilmiş bir enerji güvenliği tanımının olmadığını belirtirken kendi tanımına göre enerji güvenliğinin ülkelerin hem kendi halkı hem de gelecekteki ekonomik ihtiyaçları için yeterli miktarda enerji kaynağına sahip olma durumu olduğunu belirtti. Bölge ülkelerinin enerji güvenliğinin birbirine bağımlı olduğunu belirterek ülkelerin tek başlarına kendi enerji güvenliklerini artırma çabalarının diğer bölge ülkelerine zarar verdiğini ifade etti. Enerji tedarik altyapısının kurulduğunda rasyonel olmasına dikkat edildiğini ve Özbekistan’ın bu sistemin tam merkezinde bulunduğunu sözlerine ekledi. Enerji politika önceliklerinde Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan termal enerji ve boru hatlarının yer aldığını Kırgızistan ve Tacikistan için ise hidroelektrik enerjisinin bulunduğunu ifade etti. Orta Asya’daki enerji güvensizliğinin enerji tedariki, ihtiyaç yönetimi, verimlilik, ekonomi, çevre, insan ve askeri güvenlik, iç sosyo-kültürel politika, teknoloji ve uluslararası gibi birçok boyutları olduğunu belirtti. Kendi görüşüne göre enerji güvenliğini arttırmak için enerji politika önceliklerinin yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi, verimliliğin arttırılması ve bölgesel işbirliğinin güçlendirilmesi olması gerektiğinin altını çizdi. Bölge içi işbirliği ile dış ticareti karşılaştırdığında, dış ticaretten elde edilen gelirin enerji güvenliğini değil ekonomik güvenliği sağladığını belirtti. Bölge içi işbirliğinde enerji güvenliğini sağlamaya yetecek olan yıllık 4 bcm gazın Orta Asya-Doğu Asya (80 bcm yıllık) veya Orta Asya-Rusya (50 bcm yıllık) hatlarındaki ihracatı sekteye uğratmayacağının altını çizdi. Bölge içi işbirliğinin gerçekleştirilebilmesi için altyapı ve bakım için yatırım yapılmasının, kısa dönem ticaret anlaşmalarının ve ülkeler arası bir platform oluşturulmasının enerji güvenliğine katkıları olacağını vurguladı.

Dr. Bahtiyar Eshchanov sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için bölgesel işbirliğinin önemi temalı konuşmasında Orta Asya’da sürdürülebilir kalkınma 2030 hedefleri açısından gıda pazarı ve su, enerji, gıda üçlüsü konularının yanı sıra küresel ısınmanın enerji ve tarım sektörüne etkileri konularında detaylı bilgiler sundu. Dr. Bahtiyar Eshchanov enerji politikası ile tarım politikasının birbirinden ayırt edilemez olduğunun altını çizdi. Orta Asya ülkelerinin ve özellikle Özbekistan’ın kişi başına dünyada en çok su tüketen ülkeler arasında yer aldığını belirtti. Küresel ısınmanın tarım sektörünü birçok yönden negatif yönde etkilediğini belirtti. Bölge ülkelerinin tarım alanında daha az su ile sulama tekniklerini içeren tarım reformlarını hayata geçirmesi gerekeceğini ifade etti. Aynı zamanda adaptasyon stratejilerinin de uygulanması gerektiğini belirtirken buna örnek olarak Aral denizini gösterdi. Genel çerçevede bakıldığında ise eskiyen altyapının yenilenmesi ve onarımının maliyetinin sadece Özbekistan’da yaklaşık olarak 40-50 milyar $ civarında olacağını belirtti. Buna ek olarak ülkelerin enerji politikalarının farklı olmasının işleri zorlaştırdığını sözlerine ekledi.

Yuvarlak masa toplantısının sonunda katılımcılar ülkelerin enerji politikaları konularında görüş alışverişinde bulundular.


Haber Resimleri