" Gönül Kervanı "ndan "Hoca Ahmed Yesevi'yi Anlamak" Konferansı

Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı  (TİKA) tarafından organize edilen " Gönül  Kervanı " projesi çerçevesinde Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesinde bulunan yazar Ömer Tuğrul İnançer ile akademisyen Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı, Kültür Merkezi toplantı ve konferans salonunda 3 Haziran 2016 Cuma günü saat 17.00'de moderatörlüğünü yazar Sadık Yalsızuçanlar'ın yaptığı "Hoca Ahmed Yesevi'yi Anlamak" adlı bir konferans verdi.

Konferansın giriş konuşmasını yapan Dr. Muharrem Ök, Kazakistan Cumhuriyeti'nin kurulması ve Cumhurbaşkanlığı görevine Sayın Nursultan Nazarbayev'in gelmesinden sonra Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesinin kurulması başta olmak üzere, gerçekleştirilen pek çok güzel ve tarihi gelişmeler yaşandığına dikkat çekti. Hoca Ahmed Yesevi'nin bir eren olarak öneminden bahseden Dr. Muharrem Ök, Hoca Ahmed Yesevi'nin Hak bilgisini gönüllere indiren ve yerleştiren, ondan sonra da verdiği enerjisiyle gönülleri harekete geçiren bir misyonu olduğunu belirtti.

Dr. Muharrem Ök'ün konuşmasının ardından söz alan yazar Ömer Tuğrul İnançer, Hoca Ahmed Yesevi Hazretlerinin huzuruna kabul buyrulduğundaki iklimi soluyunca, 20. ve 21. asırlardaki insanın sadece et ve kemikten ibaret sayılmasının acziyetini hissettiğini dile getirdi. Zırvalara karşı saygı duyamayacağını söyleyen Ömer Tuğrul İnançer, aşkın değil de 'muhabbet'in gerçek olduğunu belirtti. Her şeyin bir silsile olduğunu ve basamaklardan meydana geldiğini, tahsilin de kendi içinde piramidel bir yükselme olduğunu dile getirdi. Dillere pelesenk olan 'Allah uzun ömürler versin' niyazından kastedilenin bedenen dünyada uzun yıllar yaşamak olduğunu düşünmenin çok basit ve sığ bir düşünce olduğunu söyleyen İnançer, 850 yıl önce bu dünyadan göçmüş Hoca Ahmed Yesevi Hazretlerinin bugün hâlâ güçlü bir şekilde yaşadığını, söz konusu duadan da bu şekilde bir yaşamanın anlaşılması gerektiğini belirtti.

Yazar Ömer Tuğrul İnançer'in ardından söz alan Prof. Dr. Mehmet Akkuş, "Gönül Köprüsü Kervanı"nın başlangıcının Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa  (sav) ve sahâbe-i kirâmdan başladığını söyledi. Bu yol, " Gönül Köprüsü Kervanı "nın da gittiği Orta Asya'dan Anadolu'ya cereyan ve seyeran eden kutlu bir yoldur diyen Prof. Dr. Mehmet Akkuş, bu yol ile ''Dil hanesi pür nur olur / İklîm-i dil ma'mur olur.'' dizesiyle sözlerini tamamladı.

Daha sonra kürsüye çıkan Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar, bugün bu gönül köprülerinin yeniden inşası adına tüm altyapının hazır hale geldiğini ve Türkiye'nin de bu gönül köprülerini kurmak için gerek siyasî gerekse iktisadî açıdan hazır olduğunu dile getirdi. "Gönül Köprüsü Kervanı" özelinde bu bağlantının yeniden kurulmasının çok mühim olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Sayar, ancak muhabbetullah ile eklemleşenlerin Viyana kapılarına kadar varabileceğini söyledi. Sadece ilim ya da sadece irfanın yeterli olmayacağını, ikisinin birlikte ve senkronize inşasının gerekli olduğunu belirten Prof. Dr. Sayar, "Sadece sodyum ya da sadece klor zarar verir ama ikisi birleştiğinde faydalı bir tuz meydana gelir." cümlesiyle sözlerini tamamladı.

Konferansın son bölümünde söz alan Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı sözlerine "Hoca Ahmed Yesevi Hazretleri kültür tarihimiz açısından ne ifade eder?" sorusuyla başladı. Hoca Ahmed Yesevi'yi Mehmet Fuat Köprülü ile bildiğimizi söyleyen Tatçı, bir Yesevi dervişi ve Cevâhirü'l-Ebrâr (Hoca Ahmed Yesevi ve Yeseviyye tarikatı hakkında bilgi veren temel bir eser) adlı eserin sahibi olan Hâzinî hakkında da geniş bilgi verdi. Sultan II. Selim (Sarı Selim) döneminde İstanbul'a gelen ve İstanbul'da bir Yesevi dergahı kurmak isteyen Hâzinî bu isteğini yerine getiremediğini ama Sultan III. Murad'a takdim etmek üzere "Cevâhirü'l-Ebrâr" adlı eserini kaleme aldığını belirten Tatçı, Anadolu'nun Hoca Ahmed Yesevi ile tanışmasının Hâzinî ile başladığını ve M. F. Köprülü ile uyandığını dile getirdi.

Hoca Ahmed Yesevi'nin sadece hikmetlerinden ibaret olmadığını, başka da derlenmesi gereken pek çok sözü olduğunu söyleyen Tatçı, Hoca Ahmed Yesevi'nin 3 önemli şeyi gerçekleştirdiğini belirtti. Bunların; 1-Doğru İslam, 2-Türkçe İslam ve 3-Alperen ruhlu aksiyoner bir kimlik olduğunu belirten Tatçı, bunların da şeriat, tarikat, marifet ve hakikatten oluşan bu dört kapıda gerçekleştirildiğini dile getirdi. Burada amacın hakikate ulaşmak olduğunu da söyleyen Tatçı, bu kapıların da tek tek değil, hep birlikte ve senkronize idrak edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı, Hoca Ahmed Yesevi Hazretlerinin hurafe ve efsanevi bilgiler yerine aklı, sömürüye karşı adaleti ve şirk yerine de tevhidi ortaya koyduğunu söyledi.

Hoca Ahmed Yesevi Hazretlerinin doğru İslam için Divan-ı Hikmetleri Türkçe yazdığını, halka hizmeti Hak'a hizmet olarak kabul eden Yesevi'nin, alperenleri yetiştirmek için halvete girdiğini de sözlerine ekledi.

Menkıbelerde geçen hurmaya da değinen Tatçı, hurmanın bir sır olduğunu ve bu sırrın dilden dile aktarılarak Hoca Ahmed Yesevi Hazretlerine kadar geldiğini belirtti. Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı, "Bu iklim, gönül dilini bilenlerin tercümeye ihtiyaç duymayacağı bir iklimdir." sözleriyle konuşmasını bitirdi.

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı'nın konuşmasının ardından ressam Tülay Gürses'in Pîri Türkistan adlı resim çalışmalarının müzik eşliğinde sunulduğu slayt gösterisinden sonra konferans sona erdi. Konferansın akabinde "Gönül Kervanı" ekibi, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Kutalmış'ın kendileri için düzenlediği akşam yemeği programına katıldılar.


Haber Resimleri