Al-Farabi Kazak Ulusal Üniversitesinden Doç. Dr. Mehmet Arslan “Kafkasya’nın Etno-Kültürel Yapısı” konulu seminer verdi.

Doç. Dr. Mehmet Arslan seminerinde ana hatlarıyla Kafkasya bölgesinin coğrafi tanımı, bölgede yaşayan farklı milletler arası ilişkiler ve ortak Kafkasya kültür yapısı konularında çeşitli detaylı ve ilgi çekici bilgiler sundu. Kafkasya bölgesinin tanımı konusunda bölgenin kuzey ve güney olarak ayıran tanımlamalara karşı olduğunu ve Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’ı içine alan güney Kafkasya bölgesinin Kafkaslara dahil olmadığını ve bu bölgenin Kafkasya ötesi olarak tanımlandığını dile getirdi. Kafkasya bölgesinin Karadeniz’den Hazar denizine kadar olan bir bölgeyi kapladığını ve bu bölgede 70 farklı etnik grubun 1000 yıldır bir arada yaşıyarak ortak bir kültür oluşturduklarının altını çizdi. Bu noktada Kafkasya bölgesinin sınırları konusunda oluşturulan bu ortak kültürün sınırlarının ele alınması gerektiğini vurguladı.

Bölgede yaşayanların 3 farklı dine mensup ve 3 farklı dili kullandıkları halde ortak homojen bir kültür oluşturmalarında ortak dil olarak Kumuk dilinin önemine dikkat çekerek bu dilin değişik etnik gruplar arasında bir köprü vaziyeti gördüğünün altını çizdi. Kumuk dilinin Türkçeye yakın olduğunu ve Çeçenler ile Abhazların dillerine Kumukçadan birçok söz girdiğini ve özellikle Dağıstan’da Kumukçanın hala konuşulduğunu ifade etti. Bölgedeki farklı etnik grupların kendi aralarında Kumukçayı ortak bir dil olarak kullanmaları neticesinde ve oluşturdukları ortak kültür sayesinde tarihte uzun yıllar huzurlu ve dostça yaşadıkları dile getirdi. Ayrıca tarihte 1918-1922 yılları arasında Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ve resmi dillerinin ise Kumukça olduğunu belirtti. Lakin günümüzde bölgedeki etnik gruplar arasındaki ilişkilere bakıldığında farklı etnik grupların birbirlerinden nefret ettiklerini ifade etti. Bunun sebebleri arasında 19. yüzyıldan itibaren Rusçanın köprü dili olarak Kumukçanın yerine geçmesine rağmen onun yerini tam dolduramaması ve oluşturulan ortak Kafkasya kültürün zayıflamasını gösterdi.

Seminerinin devamında tarihte Kafkasya bölgesinde yaşanan trajedilere de değinen Doç. Dr. Mehmet Arslan bunların arasında en büyüğünün resmi tarihlere göre 1817-1864 yılları arası yaşanan Büyük Kafkasya Savaşı olduğunu dile getirdi. Bu savaşta 1,5 milyon kişinin öldüğünü ve çeşitli etnik grupların da topraklarını terk ederek başka ülkelere topluca göç ettiklerini sözlerine ekledi. Örnek olarak Nogayların 80%’inin topraklarını bırakarak Osmanlıya göç ettiklerini, aynı şekilde Adigeliler, Adige altında bir etnik grup olan Çerkezler ve Abhazyalıların çoğunun topraklarını bırakarak Türkiye’ye yerleştiklerini dile getirdi. Bu noktada Türkiye’ye büyük Çerkez göçü olarak bilinen göçte sadece Çerkezlerin yer almadığını ve çeşitli etnik gruplarında Türkiye’ye göç ettiklerini dile getirdi.

Böl ve yönet politikası sonucunda yaratılan sunni sınırlar ve ayrışmalar nedeniyle etno-kültürel yapının kırıldığını ve bölgedeki sorunların da kaynağında bu ayrışmanın yattığını ifade etti. Kafkasya bölgesinin karşılaşmakta olduğu sorunların çözümünde öncelikle sunni sınırların kaldırılması gerektiğini ve bölgedeki etnik grupların öncelikle kendi aralarında anlaşmaya varmaları ve daha sonra Moskova ile ilişkilerini geliştirmeleri gerektiğini belirterek konuşmasını bitirdi.

Seminerin sonunda katılımcılar Kafkasya bölgesinin etno-kültürel yapısı hakkında çeşitli konularda görüş alışverişinde bulundular. 


Haber Resimleri